oh! sevgilim seni incitmek istememiştim. sevgilim bişey söyle. kelimelerle değil kokularla anlaştığımız günler hatırına. üç gündür koku diyetindeyim. kendimde boğuluyorum. Üzüntümden değil yapabildiğim ve yaparken de mutlu olduğum için.
yalnız değilim, tek başınalık kürsüsünün onursal başkanıyım.tek başarım tek başınalık bide kum tepesinin kraliçesi olmak. seni sör ilan edeceğim zaman hristiyan olmaya karar vermiştim, babayı oğulu ve kutsal ruhu kandırmak istemem istavroz çıkarırken. kumu bol ülkemin kumunda vaftiz oldum. su olmayınca onu kullanabiliyorduk? günahsız müslüman doğdum, vaftiz olup günahlarımdan arınmış oldum günah-geçirmez olmuş olmalıyım artık. kumlarımda yaşayan bir yahudi anne aradım; buldum, süt parası istedi, sabun yaptım. yahudi annem ölünce kabbalaya merak sardım kamasutrayla karıştırmışım hiç sesini çıkarmadın. Biara ommm, tamam onlarında kolları çoktu, ama tutuklarımız aynı değildi.
Resmi dini ateizm yaptım, of ne kadar gülmüştük hepimiz, sonra resmi dili sessizlik yaptım. bu çok ses getirmedi. dokunarak derdik güzellikleri, (ama ben sadece sörlere dokunurum. bir sen varsın, artık dilim dinim müsait değil başkalarını ilan etmeye.şimdilik?) kokularla konuşmaya sonra başladık, çocukken yazdığımız şifreli alfabeler gibiydi. sadece çocuklar gibi cinsiyetsiz değildik artık. bütün çocuk oyunlarındaki rolleri sırayla bir sen, bir ben yaptık. oyunları; hayat yapan tek şeyde artık sikişebiliyor olmamızdı. doktorculuk, evcilik, yerden yüksek...
kumlar hatırı sayılır şekilde azaldılar, insanlar azaldılar, sonra kum tepesinin tek sörüde kayıp gitti daralan camın arasından. gitmenle beraber kumların azalışı da durdu. hayat yavaşladı. altlı üstlü değildik ama saatin farklı taraflarındaydık artık. zamanın daha hızlı geçmesi gerek biliyorsun, Ve zaman tekrardan doğru hızda akmaya başlarsa, hangi tarafa kim geçicek? ki kim çeviriyordu kum saatini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder